Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SULU KEK

Evet  gerçekten sulu bir kek. Yıllar yıllar öncesinden çok sevdiğim bir arkadaşımın tarifi. Aslında esas adı tarçınlı kek. Arkadaşım yaparken içine tarçın da ilave ederdi. Ama tarçın ilavesi tamamen zevke kalmış. Bugüne kadar ne zaman ve nasıl yaptıysam hiç kötü olduğunu görmedim, daima güzel bir şekilde kabarır ve yumuşacık olur. Aşağıdaki malzemelerin hepsini güzelce karıştırıp kek kalıbınıza dökün. Ama kek kalıbınızı önce yağlayıp sonra da un serpmeyi unutmayın, çünkü kek kalıba yapışabilir, hele bir de misafir öncesi acele ediyorsanız kötü bir sürprizle karşılaşmamış olursunuz. Eh bunlar zaman zaman hepimizin başına gelen olaylar olduğu için hatırlatmak istedim. Kalıptan çıkartmak için servis tabağına ters çevrilip de parçalanmış kek görüntüsü kadar moral bozucu bir şey olamaz herhalde. Son zamanlarda içine su yerine portakal suyu katarak yapıyorum. Böyle de güzel oluyor. Ayrıca kakaolu da yapabilirsiniz. Hep dediğim gibi işin sırrı sizin yaratıcılığınızda saklı. Eğer kapalı ol

YUMUŞAK KURABİYE

MALZEMELER   2 tane yumurta ( 1 tanesinin beyazı üstüne sürmek için ) 250 g tereyağ 1 çay bardağı sıvı yağ 1 çay bardağı yoğurt 2,5 çay bardağı şeker 2 paket kabartma tozu 1 paket vanilya 1 portakalın kabuğunun rendesi 3- 3,5 su bardağı un Bütün malzemeleri karıştırıyorsunuz ama unu ilave ederken azar azar ilave ederek yumuşak bir hamur hazırlıyorsunuz. Bunun için de un miktarı yeterince oluyor. Yeterince un demek biraz tuhaf oluyor ama gerçekten de yumuşak bir hamur olana kadar un ilavesi  yapmak gerekiyor ki bu da yağa göre, yumurtaların büyüklüğüne göre, yoğurdun sulu olmasına göre değişebiliyor. Eğer unu biraz fazla olursa hamur sert olduğu için kurabiyeler biraz sert olabiliyor.  Sonra hamurdan yuvarlak şekiller yapıp üstüne ayırdığınız yumurta akını sürüyorsunuz. Sonra da evde ne varsa; file badem, yeşil fıstık, fındık hatta toz şeker bile olabilir, üstüne sürüyorsunuz ve 180 dereceye ısıttığınız fırında pişiriyorsunuz. Pişirirken çok fazla kızar

EVİMİZİN KÜÇÜĞÜ

Bu sözlerim sana Çok istedik seni tıpkı ablan gibi Sabırsızlık ve büyük bir özlemle bekledik seni de ablanı beklediğimiz gibi Küçük ağzın, küçük burnun, küçük ellerin ve ayaklarınla aramıza katıldın daha dün gibi Mutlu ettin bizi Sen hiç büyüme hep böyle kal, evimizin küçüğü Küçük ve meraklı gözlerinle hep böyle bak O gözlerinle her zaman olduğu gibi gözümün içine bakarak konuş Gözlerini,  gülerken olduğu gibi ağlarken de yaşlarla dolu olsa bile kaçırma benden Küçük ellerinle hep birşeyler yaratmaya, kesip biçmeye, yapıştırmaya devam et O küçük ellerinle çalmaya devam et piyanonu büyük bir istekle O küçük ellerinle katlamaya devam et eşyalarını Bilirim ki rahat etmez için odan düzenli olmayınca Küçük ayaklarınla atla zıpla, yerinde durama şimdi yaptığın gibi Ama ne yaparsan yap yalan söyleme o küçük ağzınla, her zaman doğru ol Aklını her zaman doğruluktan yana kullan Ve büyürken hiç değişmeden büyü Bak artık büyüyorsun hiç büyüme desem de Kimse

DÜŞEN SARI YAPRAKLAR VE YENİ UMUTLAR

Artık yürüyüş yaparken sararan yaprakların üstüne basıyorum. Solup, sararıp yere düşen yapraklar. Çıkan çıtırtılar bana yazın bittiğini söylüyor. Ayaklarım,  yere düşen sarı yaprakların üstünde çıtır çıtır sesler çıkarıyor. Hafif hafif rüzgarlar da esmeye başladı artık. Sanki sararan yaprakların ağaçtan düşmesine yardım etmek için... Oysa ki  yapraklar sararmasına rağmen asılı kalmaya devam edecek kadar inatçı görünüyorlardı kocaman ağaçların dallarında. Ağaçlar da ayrılmak istemiyor bence  bir mevsim boyu kendilerini giydiren yapraklardan. Bu nedenden olsa gerek hüzündür sonbahar, ayrılık demektir. Şairler, yazarlar böyle anlatır... Ama zaman geldi işte. Her şeyin bir zamanı var, nasıl da geçti koca bir yaz, sanki acelesi varmış gibi... Halbu ki özlemle beklemiştik, sabırsızlıkla, bir sürü hayal ve planla, bitmiş işte yaptıklarımız ve yapamadıklarımızla. Ve şimdi hafif hafif soğuk zamanı, tatlı tatlı yağan yağmur zamanı, güneşi özlemek zamanı. Güzeldir sonbahar, severim...

DOMATES DOLMASI

Önce orta boy domateslerin içini boşaltıyorsunuz. Çıkardığınız bu içleri sonra herhangi bir yemek için kullanabilirsiniz, özellikle de menemen yaparken... Sonra havuç ve kabağı rendeleyip az bir zeytinyağı ile kavurun ama çok fazla değil. Ocaktan alın ve suyu alınmış yoğurt ve miktarını kendinize göre ayarladığınız sarımsak ve tuz ile karıştırın. Bu yaptığınız karışımı meze olarak da kullanabilirsiniz. Sonra içini boşalttığınız domatesleri bu karışım ile doldurun. Üstünü  de rendelenmiş kaşar ile süsleyin, ben maydanozu unutmuşum... AFİYET OLSUN

YAPRAK SARMA

Aslında çok bildik bir yemek ya da zeytinyağlı ya da atıştırmalık... Ne denir bilemiyorum çünkü yaprak sarması bana çok ilginç gelir. Ana yemek gibi değildir ama sofranın baş tacıdır, atıştırmalık değildir ama bir başlandı mı çekirdek misali çok güzel yenir. Her sofranın en güzel yerinde alımlı bir şekilde yerini alır. Bazılarının elinden olsa gerek  çok lezzetli olur, mesela annem yaparsa bayılırım, hele tencerenin en alt kısmındakiler daha da bir güzel olur sanki... Bazen ben de yaparım, her seferinde bakalım bu sefer nasıl olacak diye. Aslında bana çok riskli gelir, yaprakların iyi olması gerekir, salamura olanların tuzu bazen bana sürpriz yapar, o kadar yıkamama rağmen... Ya da çok sert yapraklarla uğraşmak zorunda kalabilirim. Ama yapmaktan bir o kadar da zevk alırım... İşte onlardan biri; MALZEMELER Pirinç Kuru soğan ( rende ) Dolmalık fıstık Dolmalık üzüm ( kuş üzümü ) Nane Tarçın ( çok fazla değil ) Tuz Maydanoz Zeytinyağı Kuru soğanı ince ince

NASIL TATLI BİR TELAŞTIR BAYRAM GÜNLERİ

Sabah erkenden kalkılır, eksik kalanlar ya da son anda yapılacaklar için. Halbuki günlerdir köşe bucak temizlikler yapılmış, en güzel yemekler ve tatlılar hazırlanmıştır. Ramazan`ın son haftası genellikle böyle geçer. Anneler tatlı bir temizlik telaşına girerler. Her yer pırıl pırıl olur. Arife günü geldiğinde artık son dokunuşlar yapılır temizlik için. Bayram sabahında ise erkenden kalkılır ve evin erkekleri bayram namazı için  yollara koyulur,  evde kalan bayanlar da evi şöyle bir kontrol ettikten sonra mutfağa geçerler. Bayram sabahı kahvaltı hazırlamak, kahvaltı yapmak kadar zevklidir. Güzel bir kahvaltı için kollar sıvanır. Erkekler namazdan gelinceye kadar kahvaltı hazır olmalıdır. Koca bir Ramazan ayından sonraki günün sabahı biraz yadırgansa da ilk lokmadan sonra acemilik gider ve başlar kaşıklar dönmeye çay bardaklarında. Arife günü yaşanan başka bir telaş da bayram tatlısının yapım aşamasıdır. Anneanneler, nineler koca koca tepsilere baklavalar yaparlar, sonra mahalle fı