Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KISIR

Aslında bir çeşit salata olan kısırı çok sevmeme rağmen adını sevmem ve neden böyle bir ismi olduğunu da merak ederim, vardır belki bir anlamı... Kısır sihirli bir salatadır, herşeyin yanına yakışır. Bazen canımız çok istediği için acele ile yapılır, bazen çok sevdiğimiz arkadaşlarımızla güzel bir çayın yanında yenir, bazen de rüyalarımıza girebilir, hayırdır denir ve bolluk bereketle yorumlanır, yemesek de konusu olur aramızda... Herkes farklı yapar kısırı, ya baharatındadır farklılık ya da içine doğranılan yeşilliklerinde ya da bulgurun çeşidinde ama ne olursa olsun hepsi de güzel olur, bulgurun en güzel halidir kısır. Severiz biz de, en çok da yazın severiz, havanın hafif hafif serinlemeye başladığı akşam saatlerine doğru çay daha demlenmeden hazırlanıverir bu salata, yanına da bolca domates ve salatalık ve balkonda kısır keyfi... Kısırın ölçülü bir tarifi yok bana göre, tamamen damak tadınıza göre hazırlayacağınız bir salata. Malzemelerden olması gerekenler; taze so

ERİŞTE SALATASI

Erişte yemeği seviyorsanız bir de salatasını deneyin, ben denedim ve beğendik. Erişteleri haşlayın ve süzdükten sonra soğuması için bir kenarda bekletin. Bu arada siz de taze soğan, nane, maydanoz, dere otu  ve minik domatesleri doğrayın. Zeytinyağı, limon ve tuz ilavesi ile bütün malzemeleri karıştırın. Sevdiğiniz başka baharatlar da ilave edebilirsiniz. Üstüne peynir ilave etmeyi unutmayın. Yapımı çok kolay ve doyurucu bir salata... AFİYET OLSUN

FRAMBUAZLAR TİRAMİSU İÇİN...

Dallarında sakin sakin olgunlaşan frambuazlar göz alabildiğine çok... Frambuaz toplamak için en uygun zaman, haftaya gitsem sanırım bu kadar zevkli toplayamayacaktım. Burası yaz başında çilek topladığım yer. Bu sefer topladığım frambuazları reçel yapmadım, tiramisunun yanına lezzet vermesi için kullandım, aynı zamanda da renk verdiler. MALZEMELER 3 kahve fincanı un 3 kahve fincanı şeker 1 yumurta 4 su bardağı süt 1 paket labne-250g ( isterseniz aynı miktarda maskarpone ) İlk önce labne peyniri hariç bütün bu malzemelerle pürüzsüz bir krema yapalım. Bunun için bu malzemelerin hepsini bir çırpma teli ile karıştıralım. Pişirirken de karıştırmaya devam edelim. Ufak ufak kaynama belirtileri başladığında ve koyulaştığında ocaktan indirelim ve içine labne peynirini katarak iyice karıştıralım. Vanilya katmıyorum, çünkü kahve kokusunu bastırıyor. Ve yeteri miktarda kedi dili Kedi dillerini ıslatmak için 1 su bardağı ılık su içinde erittiğiniz

QUİNOA

Uzun zamandan beri denemek istediğim bir lezzet bu. Artık yapıyorum ve sanırım daha sık yapacağım, tadını evdekiler de onayladı. Faydalarını da duyunca yapmamak olmaz zaten. Quinoa bir tahıl. Marketlerde, pirinç, bulgur gibi ürünlerin satıldığı yerlerde satılıyor.  Buralarda her yerde var, Türkiye`de de gördüm... Susam, bulgur, kuskus arası bir lezzet, değişik. İlk deneme olarak bulgur pilavı gibi pişirdim. Soğan, domates ve biberi zeytinyağında çok hafif kavurdum ve 1 bardak quinoa ve 2 bardak su ilavesi ve tuz ile kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirdim. Tariflerde söylenen bu ölçü ama domateslerim biraz sulu olduğu için su miktarı bana biraz fazla geldi. Siz ona göre ayarlarsınız. Ve oldukça da kabarıyor, o minicik taneler kocaman oluyor. Yerken karabiber ilave edilirse eğer lezzeti daha da öne çıkıyor. Nane ve başka baharatlar da ilave edilebilir. Quinoa güçlü bir bitkisel protein olarak tanıtılıyor okuduğum bilgilerde. Günümüzde Orta ve Güney Amerika`d

YÖRÜK MÜZESİNDE BİR KÖY KAHVALTISI

Burası Fethiye-Kargı köyü. Yeşillikler arasında, buz gibi suların aktığı, gözünüzü doğayı seyretmekten alamayacağınız bir güzelliğe sahip, sakin, kendi halinde bir yer. Kendi başımıza sanırım keşfedemezdik, bilen birileri olmadan olmazdı... Arkadaşlarımızın sayesinde biz de bu güzel yeri görmüş olduk. Sanırım biz de sevdiklerimizi getirmekten çok büyük bir mutluluk duyacağız, sabırsızlanıyorum... Her şey doğal burada, olduğu gibi. Bir aile işbirliği, ailedeki herkes çalışıyor, evleri de burası, hemen yanında. Aile büyükleri ekmekleri yapıyor, daha gençler masalara servis, diğerleri de sipariş alıyorlar, herkes koşuşturuyor anlayacağınız ama yüzlerinde bir gülücük ve tatlı bir mutlulukla. Kahvaltı sofralarında bulunan herşeyi kendileri yapıyorlarmış, gayet lezzetli. Buraya kadar çok güzel, ama benim daha çok hoşuma giden başka şeyler de var. Bu mekanın kurulmasını sağlayan Enver Yalçın aynı zamanda bir de müze oluşturmuş hemen yanında; Yörük Müzesi... Köy yaşamına