Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SİMİT YAPTIM

Evet gerçekten simit yaptım ve bunun için de beni heveslendiren  www.pelinchef.com  `a çok teşekkür ediyorum. Simit her zaman  farklı olmuştur benim için. Sanki  memleket kokusu, tadı... Bir de memleketten uzaklaşınca daha da özlenir oldu açıkcası. Her zaman yapabilir miyim diye aklımın bir köşesinden geçirmişimdir ve her seferinde de olmaz da beni hayal kırıklığına uğratır diye cesaret edememişimdir. Tabii fırın simidi gibi olmadı ama bir ev fırınında ne kadar olursa o kadar... Ve bu lezzet de benim için yeterli oldu. Şimdi sıra da yeniden yapmak, arkadaşlara tattırmak ve fikirlerini sormak var... MALZEMELER 4,5 su bardağı un 2 su bardağı su 1 çorba kaşığı maya 1 çorba kaşığı şeker 1 tatlı kaşığı tuz ÜSTÜ İÇİN 2 su bardağı susam 1 çay bardağı pekmez 2 çay bardağı su İşte malzemeler.  Fazla bir şey yok aslında, önemli olan hamurun kıvamı. Ben miktarlarını verdim ama kendim nasıl heveslendiysem bu miktarlara sadık kalmadan normal mayalı hamur gibi ya

POĞAÇA AMA MISIR UNU İLE

Çocukluğumdan kalma bir tadı var mısır ununun bende. Samsunlu bir arkadaşım vardı ve onların evine gidince annesi  mısır unundan yuvarlak bir ekmek yapıverirdi tavada, tadı çok güzel olurdu, ağızda kıyır kıyır dağılan lokmaların tadı uzun süre  kalırdı damağınızda, hala bu tadı hissettiğime göre oldukça uzun bir süre bu... Bir aralar mısır unlu tuzlu kekler yapardım ama uzun süredir yapmıyorum. Ama bloglar arasında gezinirken, takip ettiğim bir blog olan http://yemekkvakti.blogspot.com   da gördüğüm poğaçaların mısır unu ile yapılmış olması beni harekete geçirdi ve hemen denedim. Kendisine teşekkür ediyorum. Tadı güzel oldu bence, mısır ununun tadı ve ağzınızda dağılması sevenler için çok güzel. Yapılışı hemen aşağıda... MALZEMELER 150 g tereyağ 1 çay bardağı sıvıyağ 2 tane yumurta ( bir tanesinin sarısı üstüne sürülecek ) 3 yemek kaşığı yoğurt 2 su bardağı mısır unu 1,5 su bardağı un 1 paket kabartma tozu Tuz ( istediğiniz miktarda ) İÇ MALZEMESİ İstediğin

YOLLAR

  Her gün, günün herhangi bir saati olabilir, uygun bir zamanda, o gün olmazsa ertesi gün ama mutlaka... Yürüyüş yapmaktan bahsediyorum. Alışkanlık böyle bir şey herhalde. Nasıl oldu anlamadım ama beni dışarıya çeken bir şeyler var. Kalabalık yerler  ya da şehir merkezinden bahsetmiyorum. Ağaçlar, çiçekler, su kenarı, küçük ormanlar gibi... Yürümek, yürümek... Tempolu ama yavaş değil. Belli bir hızda ama etrafa dikkatli bakarak ve bu güne kadar görmediklerimi görmeye çalışarak, değişiklikleri kaçırmadan. Doğanın değişimine tanıklık yapmaktan, yaprakların sararıp yerlere düşerek ayaklarımın altına bir halı gibi serilmesinden bahsediyorum. Bu aralar yapraklar adeta kar gibi üzerime dökülüyor, bastığım yerleri göremez oldum yapraklardan. Ağaçlar da bu durumdan memnun gözüküyorlar, eskidi bu elbiselerimiz nasıl olsa ilkbaharda biz yeniden güzel güzel giyiniriz der gibiler.  Sonbahar geldi kış çok yakında, bu zamanın tadını çıkarmak gerekir, etrafa daha çok bakmak gerekir. Ağaçlara, ya

KAVRULMUŞ FISTIKLI YA DA CEVİZLİ TAVUK SALATASI

Tavuk yemekten sıkıldıysanız bir de bu şekilde yemeyi deneyin.  Farklı bir lezzet, salata ama yemek gibi hem de besleyici hem de görüntüsü güzel, tabii bunlar benim fikrim, siz de deneyin fikriniz olsun... Malzemeler için miktar vermiyorum, miktarı  isteğinize ve ihtiyacınıza göre ayarlayabilirsiniz, sevdiğiniz malzemeleri daha fazla ilave edebilirsiniz... MALZEMELER Haşlanmış ve parçalara ayrılmış tavuk göğsü Maydanoz Dere otu Roka Lahananın göbek kısmı Salatalık turşusu, kornişon olursa daha iyi olur Haşlanmış mısır Haşlanmış buğday ( isteğe bağlı ) Limon, zeytinyağı, tuz, karabiber, köri Bütün bu malzemeler biraraya getirilir ve güzelce karıştırılır, üstüne de cevizler ilave edilir ve afiyetle yenir.   Üstünü süslemek ve lezzet vermek için ceviz de kullanabilirsiniz, hafif kavrulmuş dolmalık fıstık da... AFİYET OLSUN

ANNEMİN PATATESLİ BÖREĞİ

Hani bazı tatlar vardır hiç bir zaman yakalayamazsınız, sadece bir kişinin elinden yapılırsa o tat yerini bulur. İşte onlardan bir tanesi... Ne kadar yapsam da annemin yaptıkları gibi olmaz, bir şey eksik gibi olur, annem yapsa da yesek derim kendi kendime. Anne elinin lezzetidir o, her yerde olmaz. Yazın yedim neyse ki. Şimdi ben yapmaya çalışıyorum her seferinde oldu mu acaba diyerek. Böreğin iç harcını hazırlamak çok kolay; patates ve soğanı rendeleyip, tuz ve karabiber, biraz da zeytinyağı ilavesi ile karıştırarak hazırlamış oluyorsunuz. Sonra yufkaları gül böreği şeklinde yapmak üzere hazırlayıp üstüne zeytinyağı sürüyorsunuz. Ben bu sefer krema sürdüm. Sonra iç harcı ilave edip gül böreği gibi sarıyorsunuz. Tepsiye dizdikten sonra yumurta sarısı sürüp, susam döküp fırına veriyorsunuz. Kızarınca da fırından çıkarıyorsunuz.  AFİYET OLSUN 

FONDANT; ÇOK ÇİKOLATALI KEK

Çikolatayı çok ama çok sevenlere... Damakta çok hoş bir tat bırakıyor, deneyin, yapımı da çok kolay. MALZEMELER 160 g bitter çikolata 110 g tereyağ 1 su bardağı şeker 2 yemek kaşığı kakao 3 tane yumurta ¾ su bardağı un Çikolata ve yağ ölçüleri gözünüzü korkutmasın, miktarlarını ayarlamak zor değil çünkü ambalajlarının üstünde yazan ölçülere göre ayarlama yapabilirsiniz. Yağı kısık ateşte yavaş yavaş eritirken içine çikolatayı küçük parçalara ayırarak katın ve ikisini birlikte eritin. Başka bir kapta şeker, kakao ve unu karıştırıp üstüne çikolata ve yağ karışımını ilave edip bir çırpma teli ile çırpın. Bu kek için mikser kullanmamak gerekiyor. Sonra yumurtaları ilave edin ama teker teker, her birini iyice çırptıktan sonra diğerini ilave edin. Böylece şekerin eridiğine emin olana kadar çırpın ve çok büyük olmayan bir kalıba dökün ( 30x20 lik bir kalıp olabilir ). Bu arada kabartma tozunu kullanmıyoruz, malzeme listesinde görmeyince unutulmuş zannetmeyin.  Aynı şekil

ORGANİK, EKOLOJİK, BİO

Aslında hepsi de aynı. Ama ilk duyduğumuz zaman sanki farklı şeyleri anlatıyormuş gibi geliyor. Yıllardır bu ürünler de dikkatimi çeker hep, düşünürüm bunlar ne derece doğru diye. Böyle ürünlerin yetiştirilebilmesi için uygun topraklar nerelerde  diye. 1986 yılında İstanbul`da okurken Çernobil faciasıyla yüz yüze gelmiştik,en çok da  Karadeniz`e bakan bütün sahil kesimindeki  kara ve deniz bölümü etkilenmişti bu faciadan ve sonra ölü doğumlar, çift başlı kuzular ve gittikçe artan kanser  olayları... Tabii radyoaktif maddelerin her yere yayılması da en can alıcı noktası. O olayı takib eden günlerde yağan yağmur  ve bulutlar sayesinde bu maddelerin  her yere rahatlıkla ulaşabilmesi ve ulaştıkları yerlerde de uzun yıllara varan yarılanma ömürleri ile kaybolmadan oldukları yerde kalmaları. Bu topraklar üzerinde de tarım yapılması, hayvanların otlatılması... Bu  anlattığım sadece dünyanın küçük bir bölümünde olan zincirleme olaylar ve daha anlatamadığım etkileri.  Bir de yine o yıllard