Ana içeriğe atla

BAKLAVA

Ramazan biterken son günleri daha da bir telaş olurdu ... Ev temizliği, dip bucak denir ya öyle... Pırıl pırıl olurdu her yer.
Sonra da bayramda sunulacak ikramlıklar ve tabii ki tatlılar yapılmaya başlanırdı son iki gün ve arife günü... 
Büyük yufkalar halinde büyük tepsilere hazırlanan ev baklavaları mahallenin fırınında sıra beklerdi pişmek için... Belki de en güzelidir o ev baklavaları... İştah kabartan şekillerde kesilirdi, her biri birbirine eşit nasıl da düzgün keserlerdi.  Baklavaya şekil vermek de ustalıktı... 
Memlekete gittiğimiz zaman bayram günlerinde böyle tatlı bir telaş karşılardı bizi... 
Koca bir tepsi baklava hem ziyarete gelecek olan misafirler için hem de bizler için hazırlanırdı. Kızlar, oğlanlar, torunlar... 
Ve arife gününün iftarında bakılırdı tadına o koca tepsi baklavanın, tabii ki en ortasından başlanırdı, ne de olsa ev halkının hakkıydı baklavanın göbeği... Baklavanın ortasına denirdi göbek ve en kıymetli yeriydi... 
Ve anneannem her seferinde beğenmezdi elleriyle yaptığı baklavayı, şekeri az olmuş, kuru olmuş, kızarmamış, altı pişmemiş... Anlamazdım ben, güzeldi işte , ne güzel, mis gibi ev baklavası, anneanneme özgü, kendi tarzında, aç karnına yemelere doyamadığımız... Şerbetini çekmiş ama hafif de kuru... 
Köyümüzde yediğimiz baklava da ayrı bir lezzette olurdu, köy baklavası... Hepsi o zamanlarda kaldı...
Bayramın sonuna doğru yavaş yavaş tepsinin yarısından fazlası biterdi... 
Zaman içinde kışa dönünce bayramlar ve bizler de biraz büyüyünce memlekete gidilemediği zamanlar evimizde bayramlaşırdık. Ve sırayla ev turları başlardı, ayakkabılar dolardı kapının önüne, mis gibi kahve kokusuna eşlik eden ferahlatan limon kolonyası kokusu dağılırdı evlerden, sohbet tatlıysa kısa bayram ziyareti uzayıverirdi... Yapılan tatlılar ikram edilirdi büyük bir mutlulukla, kahveler de yanında, bol köpüklü... Ziyaretçiler kaçıncı dilimlerini yerdi acaba bizim eve gelinceye kadar. Çünkü tatlı yemeye itirazı olana hafif sitem edilirdi, bir de benim baklavamın tadına bak diyerek... Evde yapılmış ya da yaptırılmış değişmez bir gelenekti, baklava bayramın en gözde tatlısıydı... Bazen bayramın son gününe evdeki baklava biterdi ve hemen daha kolay bir tatlı yapılıverirdi son gün ikramlığı... 
Ve şimdilerde ben de bu güzel geleneği devam ettirmek, bayram çoşkusunu yaşamak için kendi evimde, çocuklarımla yapabildiğim kadar bu güzel ruhu yaşatmak istiyorum... 
Çocukluğumun lezzetinde bir ev baklavası yapmak çok zor benim için ama böyle pratik bir tarifle ben de kendime özgü baklavalar yapabildim ustalar kadar olmasa da... Siz de yapabilirsiniz. 
Hem de öyle çok düzgün ve incecik yufkalar açmanıza da gerek yok bu tarifi yaparken, yufkalar zaten kendiliğinden açılıyor... 
Bu tarif için Masmavi3mutfakta`ya teşekkür ediyorum... 
MALZEMELER 
Hamuru için; 
1 su bardağı ılık su 
½  su bardağı sıvı yağ 
3- 3,5 su bardağı un 
1 tatlı kaşığı limon suyu 
İçi için; 
Yeterli miktarda öğütülmüş ceviz içi 
Şerbeti için; 
2,5 su bardağı şeker  
2,5 su bardağı su 
Çeyrek limon 
Ve 
Üstü için 250 g tereyağ, hamuru açmak için 2 su bardağı nişasta 
Baklavaya başlamadan önce şerbetini hazırlayarak soğumaya bırakmanız iyi olur. 
Şekeri, suyu ve limonu bir tencereye koyarak kaynatın ve kaynadıktan sonra orta ateşte 10 dakika daha kaynatmaya devam edin. Ocaktan alın ve soğumaya bırakın. 
Hamur için un hariç su, yağ ve limon suyunu karıştrın ve unu yavaş yavaş ekleyerek yoğurun. 4-5 dakika yoğurarak ele yapışmayan ama yumuşak bir hamur elde edin. 
Hamurdan 20 tane beze hazırlayın. Bezeleri nişasta serptiğiniz tabağın içine yerleştirin ve üstlerine de nişasta serpin. 10- 15 dakika dinlendirin. 
Bezeleri ufak yuvarlaklar halinde açın. Aralarına bolca nişasta serperek 10 bezeyi üst üste koyun. Böylece 2 tane 10`lu beze hazırlayın. 
Hazırladığınız 10`lu bezeden bir tanesini nişasta serptiğiniz tezgaha alın ve oklava ile yavaş yavaş açın. Yeteri kadar inceldiğinde açtığınız yufkadan tepsinizin boyutunda bir parça kesin ve tepsinizin tabanına yerleştirin. Öğütülmüş cevizden serpin ve geri kalan parçaları da uygun şekilde tepsinize yerleştirin ve aralarına ceviz serpin. 
Diğer 10 bezeyi de aynı şekilde açın ve tepsi büyüklüğünde kestiğiniz parçayı en üste koymak üzere bir kenara ayırın ve diğer parçaları uygun şekilde tepsiye yerleştirin. Aralarına ceviz serpin. 
Her katında ceviz istiyorsanız her katına ceviz serpin, sadece altı cevizli olsun istiyorsanız ikinci bezenizi yerleştirirken ceviz kullanmayabilirsiniz... 
Düz olan parçayı da en üste yerleştirdikten sonra istediğiniz şekilde baklavanızı dilimleyin. 
Ve üstüne erittiğiniz tereyağını sıcak olarak, eşit bir şekilde dökün. 
Tereyağınızı mümkünse sade yağ olarak kullanın, baklavanızın üstünün leke olmaması için.
Bunun için tereyağını eritin ve üstünde oluşan köpüklerini alın kaynayınca ocaktan alın ve soğutun. Soğuyup katılaşınca üst kısımdaki sert kısmı kullanmak için alın ve altta biriken suyu atın. Aldığınız katı tereyağını baklavanızın üstüne dökmek için eritin ve süzerek baklavanızın üstüne kullanın. Ama buna rağmen lekelenmeye engel olamadım... Belki daha iyi süzmem gerekiyordu... Mümkünse tereyağını bir gün önceden hazırlayabilirsiniz.
Baklavanızı alt-üst ayarda 190 dereceye ısınmış fırında üstü kızarana kadar yaklaşık 45-50 dakika pişirin. Aynı şekilde altının da kızarmış olması gerekir. 
Fırından çıkınca ilk sıcaklığının geçmesini bekleyin ve hazırladığınız şerbeti soğuk olarak baklavanın her yerine eşit olarak dökün. 
Şerbetin çekmesini bekleyin ve servis tabaklarına alın. 
Baklavanızı bir kaç gün önceden de yapabilirsiniz. Pişirdiğiniz baklavayı üstüne alüminyum folyo ile kapatarak bir kaç gün oda sıcaklığında bekletebilirsiniz. Kullanmadan önce şerbetini hazırlayıp sıcak olarak baklavanızın üstüne dökerek ılık ılık servis yapabilirsiniz...




AFİYET OLSUN



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KAÇ BARDAK, KAÇ KAŞIK, KAÇ GRAM

BESİN SU BARDAĞI ÇAY BARDAĞI KAHVE FİNCANI ÇORBA KAŞIĞI Su 250 g 100 g 75 g 15 g Süt 250 g 100 g 75 g 15 g Toz şeker 200 g 80 g 70 g 20 g Pirinç 250 g 100 g 70 g 15 g Bulgur 200 g 75 g 60 g 20 g Fasulye 200 g 75 g 60 g Mercimek 200 g 75 g 60 g 15 g İrmik 180 g 70 g 55 g 12 g Pudra şekeri 110 g 50 g 30 g 12 g Toz şeker 170 g 75 g 60 g 15 g Nişasta 50 g 30 g 10 g Un 110 g 50 g 30 g 12 g Galeta unu 120 g 60 g 40 g 10 g Kaşar peyniri(rende) 90 g 40 g 30 g 4 g Süt 200 g 100 gr 65 g 15 g Krema 210 g 110 g 70 g Yoğurt

ÇİLEKLİ, MUZLU KEK

Çilek sevmeyen yoktur diyemeyeceğim çünkü sevmeyenler olduğunu biliyorum. Çilek sevmediklerini ilk öğrendiğim zaman inanamamıştım. Çileğin sevilmeme ihtimalini hiç aklıma getirmediğimi o zaman fark ettim. Bu sebebten, çilek sevmeyenler sadece muzlu yapabilir... Ve en çok sevdiğim kek hamuru çilek ve muzla birleşince çok güzel bir kek çıktı ortaya. Denemelisiniz... Ilık ılık yiyebilirsiniz ya da meyveli olduğu için buzdolabında tutarsanız, dolaptan çıkarıp soğuk soğuk da yiyebilirsiniz. Soğuk yemek daha çok hoşuma gitti... Bu kek hamuru suyla yapılan kek hamuru. İçine istediğiniz malzemeleri ilave edebilirsiniz... MALZEMELER   4 tane yumurta 1 su bardağı şeker 1 su bardağı sıvı yağ 1 su bardağı su 3 su bardağı un 1 paket kabartma tozu 1 paket vanilya Yeteri kadar muz ve çilek ( miktarı size bağlı ) Yumurta ve şekeri iyice çırptıktan sonra diğer malzemeleri de ilave edip karıştırın. Ufak ufak doğradığınız muzları da ilave edin ve ezmeden yavaşca karıştırın. Yağl

ÇİN LAHANASINDAN SARMA

Lahana sarması ama lahanası biraz değişik, en azından ben ilk defa gördüm buralara gelince. Yer değişikliğinin bu gibi faydalarını da görmek gerekir diye kendime  hatırlatıyorum bu yazıyı yazarken. Belki her yerde vardır ama benim dikkatimi son zamanlarda çeken bir lahana bu; Çin Lahanası... Ben lahana sarmasını çok sık yapmam ama yapmam gereken zamanlar da oluyor tabii, lezzetli bir yemek sonuçta. Güzel yapılmış bir lahana sarmasını yemek de çok zevklidir ayrıca. Bunun için de güzel bir lahana bulmak gerekir, işte bundan dolayı buradaki arkadaşlar ile uzun zamandır arayış içindeydik, denemeler ve tavsiyeler sonucunda bize en yakın lezzeti verecek olan lahanayı bulduk. Şimdi herkes Çin Lahanasını kullanıyor ve çok da memnunuz. Kolay sarılabilir olması ise en güzel tarafı... Bizim lahanalarımıza göre biraz küçük ama olsun hiç fire vermeden sarılabiliyor, en içte kalan göbek kısmı da salatalarda çok lezzetli oluyor. Bu salatayı da bir başka tarifte anlatırım... MALZEMELER Soğa