Yarın okul var...
Yarın okulun ilk
günü...
Ne tatlı bir
heyecandır. Senenin ilk günü yaşanan bu tatlı heyecan sadece o akşam uyuyana
kadar sürer. Hatta bir türlü uykuya dalamaz o küçük gözler, yatakta bir sağa
bir sola döner durur. Neden sonra uyunur ve sabah olduğunda erkenden ve
aceleyle kalkılır uykulu gözlerle.
Her sene
hatırlarım bu heyecanı aslında, sonbaharın bu ilk ayını sevme nedenlerimden
biri
de budur belki de, çocukluğumda yaşadığım okulun ilk günü heyecanı... Benim
için okulun ilk günü artık çok gerilerde kaldı ama içimdeki ben her sene bu
zamanlarda kulak kabartır okullu çocuklara.
Eylül yeni bir
yıla, hayatın yeni bir dönemine başlamaktır benim için küçüklüğümden beri...
Siyah önlüğüm ve beyaz
yakamla hatırlıyorum beni ilk okul yıllarımda. Bu yakalar dantel olurdu çoğu
zaman, herkesin yakasında değişik örneklerden yapılmış dantel yakalar,
kolalanırdı sert dursun diye... Kafamızda kocaman beyaz kurdelelerle giderdik
okula annemizin elinden tutarak... Bir de beyaz çoraplarımız dizimize kadar,
beyaz mendillerimiz ceplerimizde...
Sırt çantası daha
yoktu o zamanlar, önden açılıp kapanan, elimizde tutarak taşıdığımız çantalar
vardı. Bir tarafı kırmızı, bir tarafı lacivert olan kalemlerimiz, gerçek
fasulyelerimiz, tahta cetvellerimiz
vardı. Kırmızı, lacivert defter kaplarımız, kenarlarında kırmızı, lacivert
çizgileri olan etiketlerimiz vardı...
Çizgiler çizerek
başlamıştık yazılar yazmaya, aynı çizgiden çizerdik sayfayı bitirene kadar.
Sayfalar kıvrılırdı çoğu zaman, sürekli düzeltirdik, annem ütülerdi hatta bazen... Yanlış
yaptığımı düzeltmek için silerdim, çok silinince de yırtılırdı sayfanın orta
yeri... Her yerin silgi kırığı olması da ayrı...
Okulun ilk günü
neden heyecanlı olmasın ki... Hele okula da yeni başlıyorsak... Öğretmen yeni,
arkadaşlar yeni, sınıf, sıralar, defterler, kitaplar... Ve en önemlisi de evden
ayrı nasıl yaparım korkusuyla karışık bir heyecan, anne ve babadan ilk ayrılış
belki de... Belki de ben büyüdüm artık bakın diyebilmenin mutluluğu...
Heyecanla
birlikte korkular, şaşkınlıklar, acabalar, tereddütler, utanmalar... Hepsini
bir arada yaşamak duyguların...
O ilk günün
sabahı evden dışarıya atılan ilk adımla azalır heyecanlar, tanıdık yüzler
görmek daha bir rahatlatır... Öğretmenle tanışınca da tamamdır... O ilk heyecan
bırakır yerini diğer meraklı bakışlara ve öğrenme arzusuna...
O ilk gün
girdiğim sınıfın kokusu hala burnumdadır. Sınıf kokusu... Çok severim bu kokuyu
ben... Daha sonra da uzun yıllar boyunca o ilk günün sınıf kokusunu içime
çekmişimdir ilk girdiğim sınıfın kapısında bir zaman bekleyerek.
Yeni kalem ve
silgi kokusunu bilirsiniz, biraz onlar, biraz tahta ve tebeşir, biraz da yeni
kitap ve defter kokar okulun ilk günü sınıflar...
Severim bu
kokuyu...
İlk öğretmenimi unutmadım ama ikinci
öğretmenim daha bir aklımda... Yazısını çok severdim, el yazısı ve imzası çok
güzeldi... En çok da kırmızı kalemle yazmasını ve defterlerimizi kontrol etmesini
severdim. Nice nice sonra bir kırtasiye dükkanında görmüştüm kullandığı o
kalemleri ve ben de alıp kullandım defter kontrol ederken. Şaşırmıştım nice yıl
sonra aynı kalemleri bulmuş olmama. Kırmızı, mavi ve siyah... Hep aklımdadır ilkokul
öğretmenim...
Okulun ilk
yılının ilk günü... Hem anne hem de o minik yürekler için yeni bir başlangıç... İki
kızımda da aynı şey olmuştu, hani derler ya birşeyler düğümlendi boğazıma...
Belli etmesem de
heyecanlanırım işte okula yeni başlayacak çocuklar gibi her yılın bu okul
günlerinde...
Yarın okulun ilk
günü... Minik yürekler heyecanlı...Başta kızlarım olmak üzere yeğenlerim var okula giden, bu yıl yeni başlayan...
Yeni başlayan bu
uzun okul döneminde minik yüreklerin hepsine ömür boyu sürecek başarılı günler
dileklerimle...
Tum okullulara basarilar olsun..
YanıtlaSilne guzel anlatmissiniz eski okul zamaninizi..hep oyleydi..:)
sevgiler..
ne güzel nede duygulu anlatmışşın o yılları canım kızım bende o yılları hatırladım güzelgünlermiş.
YanıtlaSil