Aslında hepsi de aynı. Ama ilk duyduğumuz zaman sanki farklı şeyleri anlatıyormuş gibi geliyor. Yıllardır bu ürünler de dikkatimi çeker hep, düşünürüm bunlar ne derece doğru diye. Böyle ürünlerin yetiştirilebilmesi için uygun topraklar nerelerde diye. 1986 yılında İstanbul`da okurken Çernobil faciasıyla yüz yüze gelmiştik,en çok da Karadeniz`e bakan bütün sahil kesimindeki kara ve deniz bölümü etkilenmişti bu faciadan ve sonra ölü doğumlar, çift başlı kuzular ve gittikçe artan kanser olayları... Tabii radyoaktif maddelerin her yere yayılması da en can alıcı noktası. O olayı takib eden günlerde yağan yağmur ve bulutlar sayesinde bu maddelerin her yere rahatlıkla ulaşabilmesi ve ulaştıkları yerlerde de uzun yıllara varan yarılanma ömürleri ile kaybolmadan oldukları yerde kalmaları. Bu topraklar üzerinde de tarım yapılması, hayvanların otlatılması... Bu anlattığım sadece dünyanın küçük bir bölümünde olan zincirleme olaylar ve daha anlatamadığım etkileri.
Bir de yine o yıllarda bir eğitim görevlisinden kutuplarda yaşayan canlılarda da DDT kalıntılarına rastlanmış gerçeğini duymam, hem de DDT yasaklanmış olmasına rağmen. Bunlar bana bir tek şeyi anlatıyordu taaa o zamanlar, dünyada ki her şey bir yerden bir yere rahatlıkla taşınıyordu ve bunları temizlemek çok zordu. Artık bu toprakların üstünde tarım yapmak, hayvan beslemek risk olarak görünüyordu. Bunların haricinde iyi tarım yapmak adına gübre kullanımı şeklinde kimyasalların kullanılır olması. İşte bunları düşündükçe organik tarımın nerede yapıldığını merak eder oldum. Son yıllarda bütün marketlerde boy boy ürünler görüyoruz, organik, bio etiketleri taşıyan. Acaba bunlara nasıl güvenebiliriz, ya da güvenmeli miyiz? Sürekli bu şekilde herşeyden endişe duymak da ne derece doğru o da ayrı bir konu tabii. Yaptığım araştırmalar sonucu gördüm ki bir çok insan da endişeli bu durumdan ve bu olumsuz koşullar karşısında öncelikle gelir düzeyi yüksek olan birçok ülke örgütlenerek doğayı ve insanı tehdit etmeyen ürün tüketimini tercih etmeye başlamış.
Bu amaçla da 1950’den önce zaten uygulanmakta olan Ekolojik veya Organik Tarım ortaya çıkmış. 1950`li yıllardan itibaren de bu konular üzerindeki çalışmalar hızlanmış. Doğal dengeyi korumayı amaçlayan bu çalışmaları biz ekolojik tarım olarak biliyoruz. Diğer bir adı da organik tarım yani ürünün yetiştirilmesi, toplanması, hasat, kesim, işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma ile ürünün tüketiciye ulaşmasına kadar olan diğer işlemlerde, kimyasal madde veya tarım ilacı kullanılmadan yapılan tarım. En önemli nokta organik tarımın yapılacağı toprağın durumu; işlek anayollardan, ağır sanayi tesislerinden, maden işletmelerinden kentsel atıkların toplu olarak bırakıldığı alanlardan, kirletici atıklar içeren akarsu ve yeraltı sularından etkilenmeyecek bir mesafede olması gibi.
1950’lerden sonra yapılan keşiflerle bulunan pestisitler ve kimyasal gübreler ile tarımda üretimin arttırılarak dünyadaki açlık sorununa çözüm getireceği fikri 1970’lerin sonunda doğruluğunu kaybetmiş ve organik tarımda, sentetik kimyasal maddelerin yani genelde gübreler, ot ilaçları, bitki koruma ürünleri, insektisitler ve pestisitler ( yani bir takım böcek ilaçları ) kullanımı yasaklanmıştır. Bu ilaçlarin çiftçiler tarafından yanlış kullanılmasıyla soframıza kadar gelerek yiyecek maddelerinin kanser, gen mutasyonu, üreme bozuklukları gibi pek çok hastalığa neden olduğu da uzmanlar tarafından çokca ifade edilmiştir.
İşte bütün bu olumsuzlukların canlı hayatı tehdit eder konuma ulaşması uzmanları da rahatsız etmeye başladığı için organik tarım hızla artmaktadır.
Bu organik ürünlerin nasıl üretildiğine dair okuduklarımdan da bilgi vereyim;
BIO yani organik ürünler, sanayi bölgelerinden uzak özel alanlarda yetiştirilirler. Bu bölgelerin havası ve toprağı sürekli kontrol edilmektedir.
-Gübre olarak doğal gübre kullanılır.
-Sulamada kullanılan su, her aşamada denetlenen bir sudur.
-Ürünler besin değerleri açısından en uygun zamanlarda toplanır. İşte bu sebeple Organik yani Bio ürün üretmek zor ve pahalıdır.
-Gübre olarak doğal gübre kullanılır.
-Sulamada kullanılan su, her aşamada denetlenen bir sudur.
-Ürünlerin yetiştirilmesinde hiçbir şekilde kimyasal ilaç kullanılmaz. Tarlaları böcek ve benzeri zararlı maddeler sardığında o zararlı maddeleri yiyen ve yok eden başka zararsız böcekler tarlaya salınır.
-Ürünlerin yetiştirilmesinde hormon kesinlikle kullanılmaz. Organik tarımla yetiştirilmiş BIO ürünler, HORMONSUZ ürünlerdir.-Ürünler besin değerleri açısından en uygun zamanlarda toplanır. İşte bu sebeple Organik yani Bio ürün üretmek zor ve pahalıdır.
Bu ürünleri almak istersek de ambalajlarındaki bir takım işaretlere bakmamız gerekmektedir.
Kaynaklar:
http://www.naturey.com
http://www.kuzeyorganik.com
Resim: www.gidasayfası.com
Resim: www.gidasayfası.com
supersinnnn cok iyi olmus ..... biolar simdilik guvenilir gorunuyor.....
YanıtlaSil