Hayat Mutfakta Güzel

2014 yılını bitirdiğimize inanmak çok zor. 2000 yılına girerken yapılan kutlamaları hatırlıyorum da ne kadar çoşkuluydu, milenyum kelimesini öğrenmiştik... Bin yıla eşit zaman dilimi... Bin yıl... 2000`li yıllar kelimeleri söylenir olmuştu... Söylemesi ne tuhaftı ilk zamanlar... Ve şimdi o tuhaflık çoktan unutuldu, 14 yıl geçti üstünden, inanmak zor geliyor bana, sanki birisi bir film şeridini tutmuş ve hızlıca çekivermiş gibi... Ve artık her sene bir önceki seneden daha bir hızlı geçiyor, yetişemiyorum günlerin, ayların hızına... Bu sene de geçti işte... İyi, kötü bir sürü anıyla bir çok fotoğraf karesi bıraktı hafızalarda... Şimdi yapmamız gereken bu anıların içinden kötüleri ayıklayıp iyilerin kalmasını sağlamak... Güzel anıları daha çok düşünme zamanı... Yapamadıklarımızı değil yapabildiklerimizi düşünerek yapabilmenin mutluluğunu yaşama vakti... Yeni gelen yılda güzel şeyler yapmak için planlar yapma vakti... Sevdiklerimizle daha çok zaman geçirebilm...

Pişerken tarçın kokusunun eve yayıldığı keklerden yapmak isterseniz işte bu kek o keklerden… İçimi ısıtır bu koku, huzur verir, rahatlatır… Yeni demlenmiş çay da kokarsa yanında… Bir de kışsa… Bir de yağmur yağıyorsa… Güzel gider demek istedim… MALZEMELER 4 tane yumurta 1,5 su bardağı şeker 1 çay bardağı sıvı yağ 1 paket kabartma tozu 1,5 çay kaşığı karbonat 1 çay kaşığı tuz 2 çay kaşığı tarçın 1 çay bardağı ufalanmış ceviz 1 çay bardağı hindistan cevizi 3 su bardağı rendelenmiş havuç ( havuçların sulanmaması gerekli, fazla suyunu sıkarsanız iyi olur ) 2,5 su bardağı un Yumurtaları ve şekeri önce çırpın, yağı, kabartma tozunu, tuzu ve tarçını da ilave edin ve iyice karıştırdıktan sonra unu da ilave edin. Katı bir karışım elde edeceksiniz. Bundan sonra karıştırma işlemine çatalla devam edebilirsiniz. Havuçları, cevizi ve hindistan cevizini de ilave ettikten sonra çatalla yavaş yavaş karıştırarak homojen bir karışım elde edin. Yağlayıp unladığınız bir kalıb...

Bu sene böyle oldu... Alsancak ile başladık tatilimize, Karşıyaka ile bitirdik... Yaz tatili çoktan bitti farkındayım, biraz gecikmeli bir yazı oldu... İçimden geldiği gibi derim ben hep, yazı yazmak da öyle... Cenevre`ye geldiğimizden beri Türkiye`ye gelmeyi dört gözle bekliyoruz, özlüyoruz, istiyoruz, seviyoruz... Geldiğimiz ilk günler hayran hayran bakıyoruz öyle... İzmir`i görmek istedik bu sene, kısa da olsa biraz havasını koklayalım dedik. Güzelmiş gerçekten, şarkılar yazıldığı kadar varmış... Ve seyredebildiğimiz kadar seyrettik... Denizinde huzur veren bir güzellik var... Çoşkusu, kıpırtısı, mavisi, beyaz köpükleri, özgürce uçan martıları... İskeleye yanaşan gemiler, onlardan inen insanlar ve binenler... Ve yeniden gelen gemiler... Hızlı bir şehir... İnsanların cıvıl cıvıl olması hoşumuza gitti... Cıvıl cıvıl ve bir o kadar da hareketli... Sahil boyunca sıralanmış bu evlerden her daim denizin sesini duymak ve kıpırtısını görmek insanın yaşam en...

Kara Orman pastası olarak biliriz Fôret Noire pastasını ve anlam veremem ismine... Bir sebebi var elbette ama güzel bir lezzetin daha sevimli bir ismi olmalı diye düşündüğüm için olsa gerek farklı bir ismi olmalı derim kendi kendime... Daha bunun gibi vardır kafamı meşgul eden yemek isimleri, neden, nasıl diye düşündüğüm... Geleneksel bir Alman pastası olduğunu ve  Almanya’nın Kara Orman bölgesinden ismini aldığını söylüyor bazı kaynaklar... İçinde vişne likörü ile ıslatılmış çikolatalı pandispanya, vişne, çikolata parçacıkları, krema bulunan güzel bir lezzet... Hafif bir pasta olduğu için seviyorum... Ben tarifin aslında olduğu gibi vişne likörü kullanmıyorum, onun yerine vişne suyu ya da vişne kompostosu kullanıyorum... Kolay bir tarif diyebilirim fakat krema yapımı biraz uğraştırabilir. Kremaları çırparken yorulabilirsiniz ya da sabrınız tükenebilir. Ama sonuç güzel oluyor, biraz sabredin. Krema sertleştirici kullanmak isteğinize kalmış, kullanırsanız krema yapmak...