Kuzey İtalya`da bir şehir. İtalya`nın ve Avrupa`nın en
gelişmiş ve en zengin şehirlerinden. Modanın önemli merkezlerinden. Tabii tüm Avrupa
şehirlerinde olduğu gibi tarihi eser açısından da fazlasıyla zengin.
İtalya diğer
Avrupa ülkelerine göre iklimi ve insanları bakımından daha bir sıcak. Belki
Akdeniz ülkesi olmasındandır. İnsanlar daha cana yakın. Bir soru sorduğunuzda
hemen cevap vermeye hazırlar ve aralarında da tatlı tatlı konuşarak cevaplamaya
çalışıyorlar, tabii kendi dilleri olan İtalyanca ile... Bilenler ne ala ama
bilmeyenler de hareketlerinden gayet güzel anlıyorlar ve sonunda herkes memnun.
Unuttuğumuz kırmızı çatılı evleri görmek mümkün İtalya`da, balkonlarda asılı
çamaşırlar da sanki Türkiyedeymişiz hissini veriyor. Hatta bu pazar görüntüsü
bile bize çok tanıdık...
Doğal güzellik de
görülmeye değer, her yer yemyeşil, bakımlı, parklar olabildiğince çok...
Milano`da
gezilecek çok yer var. Eğer güzel bir plan yapmazsanız ve kalma süreniz kısa
ise her yeri gezemeden geri dönmek zorunda kalabilirsiniz. Bu konuda en büyük
yardımcı etkinlik, şehir içi turları. Hem çok rahat hem de çok keyifli.
Yapılması gereken en mantıklı aktivite önce bir şehir içi turuna katılmak.
Bilet fiyatları ilk başta biraz fazla gelebilir ama tam anlamı ile
kullanırsanız eğer çok da karlı oluyor. Turlar iki günlük, iki gün içinde tur
arabalarına indi-bindi yaparak, ilginizi çeken bir yerde inip, gezip, bilgi
toplayıp, bol bol resim çekip tekrar geri binebilirsiniz. Durakları var ve size
turların yol güzergahlarını gösteren haritalar veriyorlar, böylece işiniz daha
da kolaylaşıyor. Otobüse bindiğiniz zaman verdikleri kulaklıklar ile gezilen
yerler hakkında verilen bilgileri rahatlıkla dinleyebiliyorsunuz. Ayrıca her
otelde şehir haritası mevcut, bu şehir haritalarını da yanınıza alırsanız eğer,
şehire ait yolları, otobüs, tramvay,
metro gibi ulaşım araçlarının da duraklarını öğrenmiş oluyorsunuz.
Milano`daki şehir
turlarının iki güzergahı var. Bir tanesi tarihi yerleri gezdirirken, diğeri
alış-veriş merkezlerini gezdiriyor.
1805 yılında
İtalya birleştiği zaman ilk başkent Milano olmuş. Moda, sanat ve kültürün
başkenti olduğu gibi İtalya ekonomisinin de merkezi haline gelmiş.
Milano tarihi
zenginliği olan bir şehir. Milano`nun kalbi DUOMO MEYDANI`nda atıyor. Bu meydan
adını burada bulunan DUOMO di MİLANO katedralinden alıyor. Milano`daki
gezilerin başlangıç noktası sayılır. 40.000 kişinin sığabileceği Gotik tarzın
en güzel örneklerinden. Milano`daki tüm yollar bu katedrale çıkacak şekilde
düzenlenmiş. Yapımı 500 yıldan fazla sürmüş. Dış cephesindeki işlemeler görmeye
değer, kafanızı yukarı kaldırdıkça daha çok işleme görüyorsunuz ve işçiliğe
hayran oluyorsunuz. Gotik sanatı ve İtalyan kültürü katedralin içinde de devam
ediyor, tablolar görülmeye değer. Yerlerdeki
mermerler de hayranlık uyandırıcı. 135 kuleden oluşmuş ve en yükseği 107.5 metre ve üzerinde bulunan altın MADONNA heykeli görülmeye değer. Meydan da 1865 yılında ünlü mimar GİUSEPPE MENGONİ
tarafından yapılan KRAL VICTOR EMANUEL heykeli
de bulunuyor. Genelde kalabalık bir yer, gezmek için gelenler olduğu gibi
gezmeyi bitirmiş ve yemeklerini ellerine alarak bu alandaki kaldırımların
üstlerine oturmuş insanlara da rastlamak mümkün ve etraflarında da yemek
kırıntısı bekleyen bir sürü güvercin.
Bu meydanda dünyanın en eski ve ilk alışveriş
merkezi kabul edilen GALLERİA VİTTORİO EMANUELE II bulunuyor. Burası MENGONİ`nin
son eseriymiş, bu galerinin yapımı sırasında iskeleden düşerek hayatını
kaybetmiş. Bu alış-veriş merkezinde dünyanın en önemli markalarının bulunduğu
mağazalar, kahve içebileceğiniz yerler ve İtalyan mutfağını tanıyabileceğiniz
lokantalar var. Kalabalık bir yer, insanların mutlaka ziyaret ettikleri yerlerin
başında geliyor. Ayrıca en önemli buluşma noktalarından. 19. yüzyılda yapımı tamamlanmış, üstü çelik
ve camdan, yaylı bir tavanla kaplı. Galerinin yollarının kesiştiği yerde bir
boğa figürü mevcut. Dünyanın en büyük tiyatro binalarından La SCALA da burada bulunuyor.
Bu bina bir karnaval galası sırasında yanmış ve 18. yüzyılda ikincisi inşa
edilmiş.
SFORZESCO KALESİ;
Sempione parkı içinde. Şehir içinde
gezinirken mutlaka göze çarpan bir yapı. Rönesans döneminin en büyük
yapısıymış. İçinde eski sanatlar müzesi de var, zaman probleminiz yoksa
gezmelisiniz.
STAZİONE CENTRALE;
Milanonun görkemli binalarından biri
daha. Dönemin baskısını anlatan bir yapı olma özelliğine sahip.
SANTA MARİA DELLA
GRAZİE KİLİSESİ; eski şehrin merkezinde. 15. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş
bir Rönesans kilisesi. LEONARDO Da VİNCİ`nin 1495-1497 yıllarında yaptığı ‘SON YEMEK’
adlı tablosuna ev sahipliği yaptığı için ünlüymüş.
POLDİ-PEZZOLİ
MÜZESİ; ANTONİO POLLAİOLO`nun ‘BİR KADIN PORTRESİ’ adlı eserinin sergilendiği
yer. Bu eser Milano`nun zerafetini ve kalitesini yansıtıyormuş.
SANT`AMBROGİO KİLİSESİ;
4.yüzyılda Alman soylularından SAN AMBROSO tarafından inşa edilmiş, 11. ve
12. yüzyıllarda Romaneski tarzında onarılmış.
Gezilmesi gereken
başlıca tarihi eserleri bunlar, daha çok var ama diğerleri için de daha fazla
zamana ihtiyaç var.
Ne zaman gittiniz siz Milano'ya? Hakikaten cok olmus gorusmeyeli!..
YanıtlaSilSiz Strazburg'ta iken, Easter tatilinde...
SilHande uyan da balığa gidelim......
YanıtlaSilPek güzel bir gezirmiş., sen anlatınca tekrar gidedim geldi....
ayaklarınıza sağılık ,iyi gezmişsiniz.
YanıtlaSilbelgesel ve gezi proğramlarını ilgiyle izlerim. sende belgesel gibi hazırlamışsın. çok güzel teşekkürler.
YanıtlaSilbiz de unluler gibi alisverisemi gitsek acaba?neyse fotolardan gitmis kadar olduk..
YanıtlaSilNe güzel gezmissiniz canim, sefaniz olsun...
YanıtlaSil