Ana içeriğe atla

KÜÇÜK JAPON KIZI




Göl kenarında küçük bir kız... Ailesi ile piknik yapıyor. Küçük bir kız dediysem gerçekten küçük, 2 yaşında yaklaşık. Hani yürümenin tadını daha yeni anladıkları zamanlar, kafalarını sağa sola çevirerek etraflarına baka baka giden, yanakları tombul, kendi de öyle, tatlı tatlı dolanıyor etrafta, üstelik bir de japon, daha bir tatlılık var ondan dolayı... Ailelerin arasında geziniyor. Bizim yanımıza da geldi, eli ağzında ve gözler takıldı, gülüştük öylece. Baktım kimdir diye ailesi, hemen anladım, şu yanımızdaki bir grup insan. Kendi hallerinde eğleniyorlar, anlatıyorlar, gülüyorlar... Ne güzel, etrafta huzurlu insanların olması, kendini mutlu hissediyor insan. Biz de oturduk sohbet ediyoruz kendimizce, çayımızı yudumluyoruz. Çayın tadı birlikte olunca daha bir güzel oluyor. Etrafı seyrediyoruz... Ben bunu çok yaparım, yanımda kimse yoksa eğer daha çok izlerim insanları, olayları çözümlemeye çalışırım, merak değil ama benimki, kendimi çözümlemek. Etrafa bakarak kendimi incelemek, kendimi farketmek. Kendime benzeyen insanları aramak. En yakın grup, şu küçük japon kızın ailesi, hareketlerine bakıyorum insanların, farklı kültürler, alışkanlıklar... Ama yemek yemek, arkadaşlarla eğlenmek aynı, sanırım bu hiç değişmez. Benim kendilerini izlediğimin farkında değiller, koca koca insanlar şakalaşıyorlar, eğlenmek de kültür farkından etkilenmiyor, şekli farklı olabilir ama insan eğlenmeden duramıyor... Zaman böylece aktı gitti, hadi dedik biz artık evimize gidelim, ama bir dakika, koca koca şakalaşan insanlar birden ciddileştiler ve hararetle ayaklandılar, benim içim yandı, küçük kız dedim, birbirimize baktık, aramızda dolaşan tombul yanaklı kızın farkına varmamıştı kimse, herkes onu aramaya başladı... Herkes dağıldı dört bir tarafa, biz elimizde çantalarla, ağır adımlarla sağa sola bakarak başladık yürümeye... O an annenin yerinde olmak istemezdim, çok büyük bir korku, annenin yüzü bembeyaz, nasıl olmasın, koşuşturuyorlar... Eve gitmek istemiyorum küçük kız bulunmadan, gözleri gülen japon kız... Saniyeler uzadı annesi için eminim. Sonra birden belirdi merdivenlerin alt ucunda, hiç bir şeyden haberi yok... Aynı şaşkın ifade suratında, kendi dünyasında keşfetmenin mutluluğu ile olan bitenden haberi olmadan duruyor. Anne kızını gördü ve kısa bir rahatlamadan sonra hızla üstüne doğru yürümeye başladı, kucağına alacak diye aklımdan geçirirken birden eli ayağındaki terliğe gitti ve... Bakmak istemedim, içim acıdı, o tatlı gözleri öyle hatırlamak istedim, arkama bakmadan ilerledim... Kültürler farklı ama baktım ki bu tepki tanıdık, sokakta düşen çocuğuna düştün diye tokat atmaktan farksız, bildik bir davranış. Birbirleri ile şakalaşan o koca koca insanlar, böyle durumlarda kendilerini sorgulamak dururken, elinden tutup almak varken, küçük tatlı kızdan hesap sordular... Bunu yaptıran kuvvet; ya annenin duyduğu o tarifsiz korku, ya annelik duygusu, ya da anlatılamayan evlat sevgisi olsa gerek. Belki aynı durumda farkında olmadan ben de aynı şeyi yapardım ... Ama öğrendiğim şu ki; ne olursa olsun çocuklarımızı göz ucuyla da olsa takip etmek de fayda var. Küçüğe hesap sormadan önce tedbir almak daha yapıcı bir çözüm olurdu herhalde. Olay güzel bir sonla noktalandı... Biz de rahat rahat eve döndük.

Yorumlar

  1. Guzel gozlem. Ben de kendimi bir anda ulkemde bir mahallede hissettim. Icgudusel tepkiler ne kadar benzer, ne kadar insana ait. Annenin ayagindaki terlige sarildigi an da cok ilgincti gercekten :) Kaybettigini sandigi tatli kucuk kizini bulmanin mutlulugunu, terligiyle kizcagizin poposunda kutlama gayreti :) Bu arada merak edenler icin, oyle kiyasiya bir dayak olmadi bu, sadece biraz korkutup bir iki "cennetted cikma"...
    Imza: hayatmutfaktakininyanindaguzel.com :)

    YanıtlaSil
  2. Iyi ki bulmuslar! Gerci Cenevre'de hic kimse kaybolamaz bence. Mutlaka bir polis gelip alirdi kendi kendine dolasan kucuk kizi... Ama o korku yeter...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

KAÇ BARDAK, KAÇ KAŞIK, KAÇ GRAM

BESİN SU BARDAĞI ÇAY BARDAĞI KAHVE FİNCANI ÇORBA KAŞIĞI Su 250 g 100 g 75 g 15 g Süt 250 g 100 g 75 g 15 g Toz şeker 200 g 80 g 70 g 20 g Pirinç 250 g 100 g 70 g 15 g Bulgur 200 g 75 g 60 g 20 g Fasulye 200 g 75 g 60 g Mercimek 200 g 75 g 60 g 15 g İrmik 180 g 70 g 55 g 12 g Pudra şekeri 110 g 50 g 30 g 12 g Toz şeker 170 g 75 g 60 g 15 g Nişasta 50 g 30 g 10 g Un 110 g 50 g 30 g 12 g Galeta unu 120 g 60 g 40 g 10 g Kaşar peyniri(rende) 90 g 40 g 30 g 4 g Süt 200 g 100 gr 65 g 15 g Krema 210 g 110 g 70 g Yoğurt

ÇİLEKLİ, MUZLU KEK

Çilek sevmeyen yoktur diyemeyeceğim çünkü sevmeyenler olduğunu biliyorum. Çilek sevmediklerini ilk öğrendiğim zaman inanamamıştım. Çileğin sevilmeme ihtimalini hiç aklıma getirmediğimi o zaman fark ettim. Bu sebebten, çilek sevmeyenler sadece muzlu yapabilir... Ve en çok sevdiğim kek hamuru çilek ve muzla birleşince çok güzel bir kek çıktı ortaya. Denemelisiniz... Ilık ılık yiyebilirsiniz ya da meyveli olduğu için buzdolabında tutarsanız, dolaptan çıkarıp soğuk soğuk da yiyebilirsiniz. Soğuk yemek daha çok hoşuma gitti... Bu kek hamuru suyla yapılan kek hamuru. İçine istediğiniz malzemeleri ilave edebilirsiniz... MALZEMELER   4 tane yumurta 1 su bardağı şeker 1 su bardağı sıvı yağ 1 su bardağı su 3 su bardağı un 1 paket kabartma tozu 1 paket vanilya Yeteri kadar muz ve çilek ( miktarı size bağlı ) Yumurta ve şekeri iyice çırptıktan sonra diğer malzemeleri de ilave edip karıştırın. Ufak ufak doğradığınız muzları da ilave edin ve ezmeden yavaşca karıştırın. Yağl

ÇİN LAHANASINDAN SARMA

Lahana sarması ama lahanası biraz değişik, en azından ben ilk defa gördüm buralara gelince. Yer değişikliğinin bu gibi faydalarını da görmek gerekir diye kendime  hatırlatıyorum bu yazıyı yazarken. Belki her yerde vardır ama benim dikkatimi son zamanlarda çeken bir lahana bu; Çin Lahanası... Ben lahana sarmasını çok sık yapmam ama yapmam gereken zamanlar da oluyor tabii, lezzetli bir yemek sonuçta. Güzel yapılmış bir lahana sarmasını yemek de çok zevklidir ayrıca. Bunun için de güzel bir lahana bulmak gerekir, işte bundan dolayı buradaki arkadaşlar ile uzun zamandır arayış içindeydik, denemeler ve tavsiyeler sonucunda bize en yakın lezzeti verecek olan lahanayı bulduk. Şimdi herkes Çin Lahanasını kullanıyor ve çok da memnunuz. Kolay sarılabilir olması ise en güzel tarafı... Bizim lahanalarımıza göre biraz küçük ama olsun hiç fire vermeden sarılabiliyor, en içte kalan göbek kısmı da salatalarda çok lezzetli oluyor. Bu salatayı da bir başka tarifte anlatırım... MALZEMELER Soğa